Her telden çalan blog

Bu mim taaa ne zamandan beri buzlukta duruyor, o durdukça benim de aklımı sürekli meşgul ediyor "mimi unutma, mimi unutma!" diye. Bu tarz oyunları sevmeyenler, çocuksu bulanlar da var biliyorum, ben sevenler grubundanım. Bir insanı görsel olarak hiç tanımıyorsanız, bazen adını bile bilmiyorsanız, ama aynı zamanda hayat görüşü sizinle parallel gidiyorsa, daha doğrusu kendinize yakın hissediyorsanız, otomatik olarak onun hakkında daha fazla bilgi edinme gereği hissediyorsunuz. Bu bilginin büyük çoğunluğunu da bu oyunlarla elde ediyoruz sanırım. İnsan hiç sevmediği birini merak eder mi, etmez? O yüzden bir oyuna davet edildiğimde seve-seve kabul ediyorum, üstelik bu davet tanıyıp, gerçekten de çok sevdiğim Seda'dan geliyorsa. Mimin konusu "Maddeler halinde kendinizi anlatın" Şimdi arkanıza yaslanın anlatmaya başlıyorum :p

- Tipik bir kova burcuyum, kısıtlamayı ve kısıtlanmayı sevmeyen. Evimi çok severim ama her fırsatta da kendimi dışarıya atarım.

- Hayatı, yaşamayı çok severim, çok gülerim ama çok da ağlarım. (Yanlış anlamayın döktüğüm çoğu gözyaşı mutluluk içindir.)

- Tam bir kaderci yapım vardır, başıma ne gelirse bir sebebi olduğunu düşünür, olmuşla yenmişe hiç üzülmem. "Keşke"yi çok az kullanırım.

- Hayata hep pozitif düşüncelerle bakarım. İnsanların iyi şeyler düşünmesiyle, başına iyi şeylerin gelmesi olayına %100 inanıyorum. "Secret" mucizesi çıkmadan önce de, yıllardan beri uygulayıp hep olumlu geri dönmelerini yaşadığım onlarca olay başıma gelmiştir. (1994 yılında Fiat Uno araba reklamını bilboardlarda gördüğümde, çok beğenip "inşallah bana bu arabadan nasip olur diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum. Ertesi yıl Hürriyet Gazetesi'nden biriktirdiğim 21 kupona karşılık bu arabadan bir tanesi bana nasip olmuştu :)

- Bazen kendimi frenlesem de aşırı plancıyımdır. Neredeyse 5 yıllık kalkınma planı hazırlarım.

- Ne yaparsam yapayım en iyisini yapmaya çalışırım, zaten yapamayacağım şeylere hiç bulaşmam. Bazen beni çok yorsa da bu ayrıntıcılık bana düzen ve simetri hastalığı olarak geri döner.

- Yemek yapmayı ve yemeyi çok severim. Aklıma düşen bir yemek için çok uzun yollar katedebilirim. Sapanca'da alabalık, Bandırma'da pideli köfte, Bursa'da iskender vb... desem inanır mısınız? (Zaten yediklerimi hiç inkar etmeyen bir yapım var haliyle :)

- Film seyretmeye bayılırım, özellikle polisiye-gerilim konulu filmler favorilerimdir.

- Çocuklara karşı hassasiyetim var, onların başına gelmiş kötü olayları gazetelerden okumaya bile dayanamam, kendi çocuklarımın başına gelmiş kadar üzülürüm.

- Herkesin aynı çizgide, mutlu olarak yaşadığı, kimsenin kimseye kötü gözle bakmadığı ütopik bir dünya olmasını düşlerim. (Her sene yılbaşında bir bilet alırım, tek dileğim büyük ikramiyeyi kazanmak ve paranın bir kuruşuna el sürmeden Afrika'daki açları doyurmak. Bu zamanda, böylesi bolluk içinde yaşarken, hala açlık ve susuzluktan insanların ölmesi vicdanımı sızlatıyor.)

Aslı'cığım, Seda'dan aldığım bayrağı sana devredeyim mi ne dersin?